21 Mayıs 2011 Cumartesi

Yavaşlamak

Bir güne bir çok şeyi sığdırmak istiyorum çoğu zaman. Erkenden kalkmak, yoga pratiğimi yapmak, erkencecik kahvaltimi etmek, saate bakıp oooo daha saat 8 buçuk demek... Sonra Juliet'le uzun uzun oynamak, bloguma yazılar yazmak, vereceğim derslere çalışıp, sonra pazar alışverişimi yapmak, arkadaşlarımla sabah kahvesi, ama saat henüz 12 olsun. Sonra yine kedi, bol bol okumak, yine okumak, yazmak... Dernek işleriyle uğraşmak biraz belki, sonra atlayıp yoga okuluma gitmek, hocalarımın derslerine girmek, oradan çıkıp ders verip, eve dönüp, hafif bir akşam yemeği ve Olgunumla keyifli sohbetler. Yine okumak, kedicik, dinlenme ve harika bir uyku...


Ama genellikle bunlarin sadece 3 ya da 4'ünü yapabildiğimde aman çok şükür verimli bir gün geçirdim diye seviniyorum :)) Eh, İstanbul tabii en büyük suçlu bu kadar şeyi 1 güne tıkıştıramamamda. Ama bu kadar koşturmak niye?


Yoga yapmak beni yavaşlatıyor, bunu net olarak hissediyorum. Ayrıca buna izin vermek de çok hoşuma gidiyor. Hızla yürürken yolda, birden kaldırımda yavaaaaş yavaaaş yürüyen biri yüzünden hızım kesilince, kendi kendime 'tamam barış, yavaşla biraz, bu yaşlı teyze seni biraz yavaşlatmak için bir bahane olsun diye gönderildi'  demek hoşuma gidiyor (sanki herkes, herşey bana hizmet etmek durumunda, ne ego!). Hızımı kesince kendimi o kadar huzurlu hissediyorum ki o anda. Nereye koşuyorsun, neden hep bir sonraki adım var kafanda, şimdiki ana gelsene şaşkın. Tadını çıkar attığın adımların, geçtiğin yerlerdeki kokuları, sesleri fark et. Sonra yemek ye yavaş yavaş, her bir baharatın, yiyeceğin tadını fark ederek, zevk alarak. Vapurdan denizi seyret uzun uzun, aksam pişireceğin yemeği düşünmeden. Sonra yemek pişir, aklın yarın katılacağın eğitime kaymadan. Her şeyi tadını çıkararak yap, hayat işte o zaman yaşanılır oluyor.


Ne kadar zor yavaşlamak, bedeni, ruhu ve zihni aynı anda buluşturmak... Ama bir o kadar da muhteşem !!


Farkındalık ve sevgiyle kalın
b.